Sultanahmet’te, Topkapı Sarayı’nın yanı başında yer alan Sultanahmet Cezaevi, 1996’dan bu yana Four Seasons Oteli olarak hizmet vermektedir. İsimlerini cezaevinden alan Tevkifhane Sokak ile Kutlugün Sokak arasında yer alan Sultanahmet Cezaevi, 1918-1919 yıllarında inşa edilir. “Dersaadet Cinayet Tevkifhanesi” ismiyle açılan yapının mimarının Mimar Vedat Tek olduğu düşünülmektedir. Cezaevi girişindeki yüksek tavanlı iki katlı binalar, avlulara açılır. Cezaevi koğuşlarının olduğu yapılar ise üç katlıdır. 1000 mahkûmun kalabileceği bü-yüklükteki cezaevine zaman içinde eklemeler yapılmıştır.
“Dersaadet Cinayet Tevkifhanesi” açıldığı günden başlayarak, 1969 yılına kadar binlerce mahkûmun kaldığı bir cezaevi olarak bilinir. İstanbul’un işgaline karşı çıkan İstanbullu direnişçilerin, 1938 Donanma Davası ve 1951 Komünist Tevkifatı sanıklarının büyük çoğunluğunun kaldığı cezaevi, 1969’da Bayrampaşa Cezaevi açıldıktan sonra uzun süre boş kalır. 1980’de siyasi mahkûmların kalması için yeniden açılan bu cezaevi, 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında da çok sayıda siyasi tutuklunun kaldığı askeri cezaevi olarak 1986 yılına dek kullanılır.
Çok sayıda roman, anı ve şiire konu olan Sultanahmet Cezaevi’nde kalanlar arasında; Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Şefik Hüsnü, Kemal Tahir, Çetin Altan, Orhan Kemal, Mehmet Ali Aybar, Mihri Belli, Necip Fazıl Kısakürek, Nail Çakırhan, Vedat Türkali, Zekeriya Sertel, Fethi Naci, Ruhi Su, Sıdıka Umut (Su), Can Yücel, Deniz Gezmiş ve Yılmaz Güney gibi çok sayıda isim sayılabilir.
12 Eylül 1980 Darbesi’nden hemen sonra “Tek Tip Elbise” dayatması Sultanahmet Cezaevi’nde başlatılır. Tutuklular zorla soyularak, dayak ve işkence ile tek tip elbise giymeye zorlanır. Tutukluların sürekli tek tip elbiseleri yırtmaları sonucunda cezaevi idaresi bir yıl süren uygulamadan geri adım atar. Çocuklarından haber almak için cezaevinin karşısındaki kahvelerde gün boyu bekleyen aileler ve direnişteki tutuklular zaman zaman gazetelere haber olur.
1986’da kapanan cezaevi, 1990’da Kültür Bakanlığı’na devredildi. 1992’de bu tarihi yapının müze ya da kültür merkezi olması için yapılan tüm uğraşlar sonuçsuz kaldı. Sultanahmet Cezaevi 1996’da Four Seasons oteller zinciri tarafından restore edilerek, 65 odalı lüks bir otele dönüştürüldü.